Gıda Güvenliği ve Gençlerin Tarım Sektöründen Uzaklaşması: Çözüm Önerileri

Gıda Güvenliği ve Gençlerin Tarım Sektöründen Uzaklaşması
Gıda güvenliği, iklim krizi ve artan nüfus, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği gibi konular, tarım sektörünün geleceği için büyük bir tehdit oluşturuyor. Gençlerin tarım sektöründen uzaklaşması, bu sorunların daha da derinleşmesine yol açıyor. Tarımın geleceği için gençlerin sektöre kazandırılması şart. Ancak bunun için çeşitli stratejiler geliştirilmesi gerekiyor.
Gençlerin Tarımdan Uzaklaşma Nedenleri
Bugün dünya genelinde çiftçilerin yaş ortalaması 55’in üzerinde. Avrupa Birliği’nde çiftçilerin yalnızca yüzde 10-15’i 40 yaşın altında. Türkiye’de de durum pek farklı değil. 2024 itibarıyla çiftçilerin yaş ortalaması 59 olarak öngörülüyor. Gençler, tarım sektöründen uzaklaşırken, bunun birçok nedeni bulunuyor.
Gençler, geleceği öngörebilmek ve yaşamlarını kurabilmek istiyor. Ancak tarım, artan maliyetler, düşük kâr marjları ve pazar belirsizliği gibi riskler içeriyor. Kazanç belirsizliği ve finansal riskler, yeni neslin hoşlanmadığı unsurlar arasında yer alıyor. Tarımın ‘geri kalmış bir uğraş’ olarak görülmesi de gençlerin bu sektörden kaçmasının bir diğer sebebi.
Tarımın Modernleşmesi Gerekiyor
Tarım, modernleşmediği sürece gençlerin gözünde bir kariyer olarak değer bulmuyor. Gençler, sosyal statü olarak çiftçiliği yeterli görmüyorlar. Kırsalda geleneksel aile yapısı içinde söz hakkı alamayan gençler, büyük şehirleri tercih ediyor. Ayrıca, tarımda hâlâ ilkel yöntemlerin kullanılması, gençlerin sektöre olan ilgisini azaltıyor.
Dijital tarım teknolojileri, gençlerin erişimine kapalı. Yetersiz teknoloji ve altyapı, gençleri cezbetmiyor. Kırsalda, toplumsal baskının hissedilmesi ve TV programlarının etkisi, gençlerin tarımdan uzaklaşmasına neden oluyor. Tarımda mülkiyet, kredi ve yatırım gibi engeller, gençlerin tarıma başlamasını zorlaştırıyor.
Geleceği Kurtarmak İçin Neler Yapılmalı?
Tarımı dijitalleştirerek, yazılım, veri bilimi ve robotik gibi alanlardan gelen gençleri cezbetmek mümkün. Tarım girişimciliği ve tarım teknolojileri için kuluçka merkezleri kurulmalı. Teknoloji, tarımla buluşturulmalı. Tarım meslek liseleri ve tarım inovasyon merkezleri, daha nitelikli ve pratik odaklı hale getirilmelidir.
Genç çiftçilere yönelik hazine arazilerinin tahsisi, toprak bankacılığı ve ortak üretim kooperatifleri gibi sistemler geliştirilmelidir. İstekli gençlerin araziye ve finansmana erişimi kolaylaştırılmalıdır. Başarılı genç çiftçiler ve tarım girişimcileri, medya ve sosyal medyada daha görünür olmalıdır.
Tarımın Sosyal Prestijinin Artırılması
Tarım, sadece üretim değil; yaşam biçimi, doğa dostu bir kariyer ve toplumsal liderlik alanı olarak sunulmalıdır. Tarımsal üretimin sosyal prestiji artırılmalıdır. Genç kadınların üretime katılımı için özel fonlar ve eğitim teşvikleri verilmelidir. Sektöre girmeye hevesli kadınlar desteklenmelidir.
Tarım, yalnızca sorunlarla değil, çözümle ve başarıyla anlatılmalıdır. Şehir tarımı, dikey tarım ve topluluk bahçeleri gibi modellerle şehirli gençler de tarıma çekilmelidir. Tarımın yeni diplomasisi iyi geliştirilmeli ve yeni bir gelecek kurgulanmalıdır.
Sonuç: Geleceği Kaybetmemek İçin Harekete Geçmeliyiz
Gençlerin tarımdan kaçması, sadece üretim açığını değil; kültürel, sosyal ve ekonomik büyük bir boşluğu da beraberinde getiriyor. Bugünden harekete geçmezsek, 20 yıl sonra sadece tarımı değil, kendi geleceğimizi de kaybetmiş olacağız. Tarımsal üretim, artık sadece bir geçim meselesi değil; gezegenin geleceğiyle doğrudan ilgili bir varoluş meselesidir.
İklim krizinden jeopolitik gerilimlere kadar her şey değişiyor. Eğer tarımı bugünden dönüştürmezsek, geleceği sadece iklimin değil, açlığın, göçlerin ve sosyal çöküşlerin şekillendireceği bir tablo bekliyor olabilir. Bugün aldığımız her karar, sadece toprağın değil, insanlığın kaderini de yazacak.